YKS’ye Dair Birkaç Öneri

Yazar: FEYZA H. | 12.09.2021 - 14 dakikalık okuma. Görüntülenme: 623
YKS’ye Dair Birkaç Öneri
Y ks'ye hazırlanan öğrenciler için harika öneriler! Hedef belirlerken ve ders çalışırken nelerede dikkat edilmelidir. Aileler sınava hazırlanan öğrencilerine nasıl yaklaşmalıdır.

Hayat bir sınav” klişesiyle başlayan fakat sınava dair hiç de klişe olmayan fikir ve önerilerle devam edecek bir yazıya ve yazının muhataplarına merhaba! Bu yazıda beraber YKS’ye ve sınav stratejilerine yönelik konuşacak, kısıtlamalara gitmeden sosyal medyanın da telefonun da gezip tozmanın da mümkün olduğu bir sınav programından bahsetmeye çalışacağım. Yazıyı okuyanlardan önemli bir ricam var, lütfen yazıdaki kelimeleri seçerek herhangi bir kanıya varmayın; yazının bütünü anlatmak istediğim şeyin tam da özünü oluşturmaktadır. O zaman başlayalım…

Meslek hayatımda pek çok öğrenci ile sohbetim oldu. 12. sınıf öğrencilerim ile bilhassa ilgilendim. Ve neredeyse tamamında “Ben şimdi ne yapacağım? Sınava nereden başlayayım? Şu derse nasıl çalışmalıyım?” şeklinde bir telaş ve söylem gözlemledim. Hepsinin heyecanlarında ve telaşlarında hakları vardı. Nihayetinde üniversite sınavına girecek, yeni bir hayata adım atacak, tabiri caizse hayatlarını kurtaracak, edindikleri başarılarının haklı gururunu paylaşacaklardı. Tüm bu güzel duyguları ve hâlleri yaşarken başarılarına gölge eden streslerine dur diyememek ise başlı başına bir meseleydi. Peki, ne yapılmalı? 

YKS, yani Yükseköğretim Kurumları Sınavı, bir gencin hayatta nerede ve kim olmak istediğini büyük ölçüde belirleyen ve hedeflerine ulaşmasında aşacağı ilk engel olan kapsamlı bir süreç. Hâl böyle iken öğrencilerin stres yaşamaları, sudan çıkmış balığa dönmeleri, telaşları ve heyecanları kimi zaman kontrol edilemez oluyor. İşte bu durumda biraz daha gerçekçi düşünmek, zaman yönetiminde bulunmak ve otokontrol sahibi bir insan olmak/olabilmek gerekiyor. Elbette bunlar ha deyince olacak şeyler değil. Hepsi esasında sınav sürecinin ve başarıya giden yolun bir parçası. Peki, nasıl dizginleyelim heyecanımızı? Nasıl bir yol izleyelim de başarılı olalım sınavda? Bunların sihirli bir yolu ve cevabı ne yazık ki yok. Her şeyde olduğu gibi sabır, azim ve emek üçlüsü burada da devreye giriyor. Ancak her şeyden önce “gerçekçi” olmakta az önce de bahsettiğim üzere fayda var. Öğrenciler olarak sizler önce kendinizi fark etmeli, ne yapabileceğinizi, ne yapamayacağınızı, ne olmak istediğiniz kadar ne olmak istemediğinizi de bilmelisiniz. Siz kimsiniz, nerede olmak istiyorsunuz ve bu hayattaki varlık sebebiniz, bu hayata sunmak istediğiniz şeyler neler? Bunların hesabını yapabilmek ve bu konu hakkında kafa yormak YKS’ye geçişin ve çalışmaya motive olabilmenin ufak ve basit gibi görülen ama ilk ve en büyük adımıdır. Ne yazık ki kendini başarısız gören ve ne yaparsa yapsın başaramayacağı zannını yaşayan gençlerimizin sayısı çok fazla. Muhtemeldir ki bu yazıyı okuyan YKS grubu öğrencileri “Hoca, iyi hoş diyorsun da sınava şu kadar zaman kaldı ben nasıl halledeyim bu kadar dersi? Hem çalışsam ne olacak?” diyor. Sizleri de telaşınızı da çok iyi anlıyorum sevgili gençler ancak az önce bahsettiğim gerçekçilik burada devreye giriyor. Bu sözleri sınava hiç çalışmamış ve sınava çok az bir zaman kala söyleyen bir öğrenciye elbette saygı duyar ve ona hak veririm. Ancak önünde aylar varken bir öğrencinin böyle cümleler kurması ve sınava dair olumsuz fikirler taşıması elbette pek çok insanın nezdinde yersiz ve anlamsızdır. Bu sebeple kendimizin farkında olarak gerçekçi hedefler belirlemeli ve bu hedefler için çabalamalıyız. 

Hedef Belirlerken…

Bu konuya dair söyleyeceğim en önemli şey sanırım hedefi vakit kaybetmeden belirlemek olacak. Ayrıca “Hele bir puan gelsin, ona göre bir yer seçeriz.” düşüncesinden de uzak durulmalıdır. Çünkü sonuç odaklı çalışmayan bir öğrencinin sonuç odaklı hareket etmesi ve düşünmesi oldukça yanlış bir davranıştır. Bu sebeple öğrencilerime işin içinden çıkamadığı zamanlarda bir meslek seçmeden, bir karara varmadan önce araştırma yapmalarını, okul rehberlik öğretmenlerinden bu konuda muhakkak yardım almalarını ve onların öncülüğünde çeşitli envanterlere katılarak ilgi analizi yapmalarını öneriyorum. “Mezuna kalan” yani liseden mezun olduktan sonra sınava hazırlanan öğrenciler içinse konuya binaen çeşitli kaynaklardan doğru araştırmalar yapmaları, kendilerini gözlemlemeleri, ne yapabileceklerini ve ne yapamadıklarını analiz etmeleri gerektiğini söyleyebilirim. 

Gerekli ön hazırlık ve analiz yapıldıktan sonra belirlenen ilgiler doğrultusunda yeteneğin de aynı oranda olup olmadığını bilmek gerekiyor. Nihayetinde bir mesleğe ilgi duyabiliriz ancak bu alanda kabiliyetimiz yoksa ve bu alanın temel gereklerini yerine getiremiyorsak ilgilerimiz bizi başarıya ulaştırmada eksik kalabilir. Bu sebeple siz öğrencilerin hangi derslerde başarılı olduğunuzu, çalıştığınız takdirde hangi derslerde başarılı olabileceğinizi, hangi derslerde çabaladığınız halde başarılı olamadığınızı iyi analiz etmesi gerekiyor. Tüm bunların ardından ilgi ve yetenekler birbiriyle uyumlu hale getirildiğinde ortaya çıkan sonuçlar elbette doğru mesleğe gitmekte etkili ve yararlı olacaktır. O hâlde hangi mesleğin kendisi için uygun olduğu konusunda kararsızlık yaşayan öğrenciler hemen şu an ilgi ve yeteneklerini tam da okullar açılmış ve yüz yüze eğitime tekrar geçmişken okul rehber öğretmenleri öncülüğünde belirlemeye koyulsun ve geleceğin yüz akı olmanın ilk ve en önemli adımını atsın. 

Karar Verdik, Peki Şimdi Ne Olacak?

Karar veren öğrenciler aslında işin yarısını halletti. Bir adım atmış olan öğrencileri kutlarım. Çünkü rakipleri belki tam da şu anda hâlâ kararsızlık içinde ve boş vermişlik halinde hiçbir şey yapmadan öylece duruyor. Hâli hazırda bir karar verilmişken yapılması gereken en önemli şeylerden biri çalışma programı hazırlamak. Tabi bunu yaparken sınav konularını analiz etmek, zamanın ne kadar kaldığını hesaplamak, günlük, haftalık ve aylık olmak üzere önümüzü görebileceğimiz planlar yapmak, çalışma ortamımızı düzenlemek, ihtiyaç duyduğumuz kaynakları ve araç gereçleri tedarik etmek ve hedefimizi bir kâğıda yazıp ders çalışırken görebileceğimiz bir yere asmak gerekiyor. Hedefi yazmayı önemsiyorum çünkü üniversiteye hazırlanırken bu yöntemi kullandım ve faydasını gördüm. Uyandığımda ilk baktığım yere, çalışma masama, kitaplarımın çeşitli sayfalarına, cüzdanıma, dolabıma ve ansızın karşıma çıkacağını düşündüğüm her yere hedefimi yazıp asmıştım. Renkli kâğıtlara yazıp astığım hedefim “İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ-TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI” idi. Ve ben bu hayal, motivasyon ve çalışma azmiyle istediğim üniversitenin istediğim bölümüne yerleştim; bu bölümü severek ve aşkla okudum; bu bölümün mezunu olmaktan bir an bile pişmanlık duymadım. Elbette mezun olduktan sonra yaşadığım bazı sıkıntılar oldu ancak hepsine karşı dayanma gücümü mesleğime olan sevgim, saygım ve bağlılığımdan aldım. İşte tam da bu nedenle tüm öğrencilerime ve bu yazıyı okuyan sizlere seveceğiniz mesleği yapmanızı, kimsenin isteği ve baskısı ile değil kendiniz, hayalleriniz ve olmak istediğiniz kişi ve yer için kararlarınızı doğru vermenizi, istediğiniz bölümü okumanızı tüm kalbimle tavsiye ediyorum. Zamanında babası “edebiyat” bölümü okumasına fazlasıyla karşı çıkmış bir edebiyat öğretmeni olarak söylüyorum bunları sizlere. Babamın karşı çıkması tamamen beni koruması, ileride iş sıkıntısı yaşamamam içindi; haklılık payı da vardı elbette. Ancak bu bölümü severek okumam, mesleğimi severek yapıyor olmam ve en başta mutlu olmam onu da ikna etti. Sevgili gençler meslek seçimine dair kararlarınızı aileniz ya da başkası için değil kendiniz ve hayalleriniz için verin. Emin olun aldığınız karardan her ne olursan olsun pişman olmayacaksınız. Çünkü bu karar sizin hayattaki yerinizi ve duruşunuzu belirleyecek, sizi siz yapacak. 

Yazının bu bölümünü tamamlarken verdiğiniz kararın en başta arkasında durmanızı, mantıklı çalışma planları yapmanızı, hedefinizi gözünüzün önünden bir an bile ayırmamanızı tavsiye ediyorum. 

İpucu: TYT konuları ve AYT konuları sayfalarımızdan ve YKS soru dağılımı sayfamızdan konuları ve soru dağılımlarını detaylı olarak inceleyebilirsiniz. 

Bir Not

Günde kaç saat ders çalışmalıyım, kaç soru çözmeliyim?” gibi birçok soru alıyorum öğrencilerden. Bunun belli bir standardı yok diyemem ancak sınava önümüzde uzunca bir vakit varken çalışmaya başladığınız ilk zamanlarda ısınmak için günde 3 saat çalışmak yeterli olacaktır. Ancak bu çalışma dolu dolu bir 3 saat olmalı, zamanı verimli geçirmek adına muhakkak pomodoro tekniğini (25 dakika çalışma-5 dakika mola) kullanmalısınız. Pomodoro tekniği sizin kendiniz ile yarışmanızı sağlayacak ve sizi hiç ummadığınız kadar çok motive edecektir. Sevgili öğrenciler, lütfen pomodoro tekniğini deneyin!

Çalışmaya yeni başladığınız dönemlerde çalıştığınız süre az olabilir, bunda bir sorun yok ancak kademe kademe bu süreyi arttırmalısınız. Artan bu süre elbette günde 10 saat çalışma olmamalıdır. Doğru ve verimli çalışırsanız emin olun size 5 saat de yeter. Unutmayın önemli olan, masa başında vakit geçirmek değil; verimli ders çalışmaktır. Bundan ötürü vaktinizin kıymetini bilerek çalışmanız önerilerim arasında yer alıyor. 

Çalışırken…

Sevgili öğrenciler, çalışırken lütfen telefon, bilgisayar, televizyon ve çeşitli araçlardan uzak durun. Bakın bunu sadece çalışırken yapın. Kimse sizden sınava hazırlandığınız süre boyunca telefona veda etmenizi, sosyal medyadan kopmanızı, Instagram paylaşımlarınızın “like”; tweetlerinizin ise “fav” almasını engelleyemez. Bunlar her insanın doğal hakkı, haklısınız. Ancak arkadaşlar gerçekçi olalım ki ders çalışırken gelen mesaj sesi hanginizin dikkatini dağıtmıyor? Hanginiz gelen mesajda ne olduğunu merak içinde, içi içini kemirerek düşünmüyor? Merak etmeyin, ben de ve hatta diğer tüm insanlar da işimiz gücümüz esnasında gelen mesaj sesine kayıtsız kalamıyor, “Acaba kimden mesaj geldi?”lerle elimize telefonu alıp bildirimimize bakıyor, “Eh canım, bir de Instagram’a bakayım, acaba Twitter’da hangi konu tt olmuş?” diyerek dakikalarımızı, hatta saatlerimizi heba ediyoruz. Evet, biz de yapıyoruz, biz de bu hataya düşüyoruz. Sizi anlayabiliyorum. Ama sevgili gençler hatadan ne kadar erken dönersek kârdır. Hataya düşmemek için kendimizi dizginleyelim. Ders çalışırken bakmayalım şu telefonlara, kapatalım internetimizi, mis gibi çalışmalım pomodoro tekniğiyle dersimize. 25 dakika telefona bakmamak emin olun bir kayıp değil. Ne çıkar o bildirime bakmasak? Ne çıkar mesaja birazcık geç cevap versek? Hayatımızı inşa ediyoruz şurada, çok mu önemli başkasının ne yaptığını görüp bilmek? Hayır gençler, hiç de önemli değil. İşi gücü olan, sorumluluk bilincinde insanlar olmak istiyorsak, hedeflerimize emin adımlarla yürümek ve basit ya da zor hiç fark etmez engellere takılmak istemiyorsak işimize bakalım. Planlarımızdan ve hedeflerimizden vazgeçmeyelim. Bunun için ders çalışırken dikkat dağıtan her şeyden uzak duruyoruz, anlaştık mı?

Çalışma Bitti…

Eğer o günkü planınızı tamamladıysanız kalan vakit sizindir, buyurun gençler. Size tavsiyem sınava çalışırken sosyal hayattan kopmamanız. Her an ders çalışamazsınız. Çalışmayı bıraktığınız, mola verdiğiniz zaman dilimlerinde lütfen size iyi gelecek, sizi dinlendirecek, sizi motive edecek şeylerle ilgilenin. Hobileriniz varsa onlara muhakkak vakit ayırın, yürüyüş yapın, müzik dinleyin, film izleyin, gezin, kitap okuyun, dergi okuyun, ne bileyim canım genç olan sizsiniz, siz bilirsiniz eğlenceyi de dinlenmeyi de. Biz mi söyleyelim boş vaktinizde hangi harika işlerle uğraşacağınızı? Zaman sizin, eğlenin, mutlu olun, zamanın tadını çıkarın, sınavın ve stresin sizi alt etmesine müsaade etmeyin. Öyle güzel vakit geçirin ki ders çalışmadığınız zamanlarda, vakit ders çalışmaya geldiğinde bir sonraki ödülünüzün neler olacağını bilerek heyecanla, istekle, şevkle çalışın. 

Son Söz Niyetine

Öğrencilerime söylemem gerekenleri ana hatlarıyla ifade ettiğimi düşünüyorum. Biraz da ailelerle hasbıhal etmek isterim.

Sevgili aileler, öğrencileriniz sınava hazırlanırken siz de en az onlar kadar heyecanlı ve gerginsiniz. Bizler öğretmenler olarak sizlerin ve öğrencilerinizin telaşını anlamaktayız. Çocuklarınızın en iyi yerlerde olup en güzel işlere imza atmasını istemeniz ve bu doğrultuda onlara dair büyük beklentiler içinde olmanız çok doğal. Ben bir ebeveyn değilim, çocuğum yok. Ama tüm öğrencilerimi çocuğum gibi seviyor, onları değerli ve önemli buluyorum. Sizlerin onlar üzerinde kurduğunuz hayaller kadar benim ve diğer öğretmen arkadaşlarımın da onlarla ilgili hayalleri var. Bu sebeple sizinle hemen hemen ortak duygular taşıyoruz. Ve size onlarla ilgili bir sır vermek istiyorum: Öğrencileriniz sizlere mahcup olmak istemiyor. Sınava hazırlandıkları süreçe gergin ve panik halindeler. Sınava girecekleri bu yıla kadar iyi ya da kötü bir şekilde eğitim hayatlarını geçirdiler. Ancak artık sınav yılı geldi, çattı; birçok öğrencimizin gergin olma sebebi de aslında bu. Öyle ya da böyle vakit geçirdiler ve son seneye birçok dersi sığdırdılar. Onların tek istekleri biraz anlayış ve motivasyon. Kendileri de farkında bu kadar karmaşık bir işin içinden çıkmanın ne kadar zor olduğunun. Sevgili aileler lütfen yanlış anlamayın, sizler onları en çok anlayan ve iyiliklerini en çok isteyen kişilersiniz zaten. Onları sizin kadar seven, değerli gören, el üstünde tutan bir ikinci kişinin olmadığı aşikâr. Sizlere akıl verecek hakka ve hadde sahip değilim, tek derdim gözlemlerimi sizinle paylaşmak. Size “Şunu yapın, bunu yapın.” demiyorum asla, çocuklarınızla birlikte onlar hakkında en doğru kararı verecek olan elbette sizlersiniz. Yazımdan onları tamamen serbest bırakmak, her şeye “tamam” demek anlaşılmasın lütfen. Bir anne babanın çocuğu üzerindeki disiplini ve etkisinin ne kadar önemli olduğu tartışmasız bir gerçek. Pedagoji derslerinde de bahsedildiği üzere, çocuğun her dediğinin yapılması ona karşı bir iyilik değil, tam aksine kötülük olur. Mantıklı sınırlar ve kurallar her zaman bir ailede olmalıdır. Ben de böyle bir ailede yetiştim ve tüm başarımı ve disiplinimi aileme borçluyum. Hülasa, siz kıymetli ailelere naçizane anlatmak istediğim şey gençleri doğru yönlendirmek, onların çalışmalarında motivasyon sağlamak, doğru iletişim kurmak ve onlarla beraber zamanı ve stresi doğru yönetebilmek. 

Son Söz…

Sevgili gençler ve kıymetli aileler,

YKS sürecine dair etmiş olduğum bunca söz umarım sizlere yardımcı olmuştur ve umarım sözlerimi doğru anlatabilmişimdir. İlgilenip, değer verip okuduğunuz için teşekkür ediyor ve YKS öğrencilerine Cahit Zarifoğlu’ndan şu sözü alıntılayarak yazımı sonlandırıyorum:

“Zirvesine göz koyduğum dağlara bak

Koşup takıldığım çitlere bak”

İyi çalışmalar, başarılar dilerim…

 

Etiketler

Yazar

FEYZA H.

İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Mezun olduğum tarihten bu yana birçok lise öğrencisine Türk Dili ve Edebiyatı dersi verdim ve dersine girdiğ...

Benzer Yazılar
Sınav Hazırlığı Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sınav Hazırlığı Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Öğrencilerin sınav hazırlık süreçlerinde dikkat etmesi gereken önemli konuları sizler için eğitim uzmanı cevapladı. İşte tüm püf noktalar sizlerle

Yks'ye Son 1 ay Kala Yapılması Gerekenler

Yks'ye Son 1 ay Kala Yapılması Gerekenler

Yks'ye son 1 ay kala yapılması gerekenler nelerdir. Son 1 ay'da nasıl çalışmalısınız. Deneme çözmenin sınavınıza olan etkisi nelerdir? Haydi çalışma zamanı!

2024 TYT Coğrafya Konuları ve TYT Coğrafya Soru Dağılımı

2024 TYT Coğrafya Konuları ve TYT Coğrafya Soru Dağılımı

TYT coğrafya konuları ve TYT coğrafya soru dağılımlarını sizler için hazırladık! Bu makalemiz sayesinde 2024 TYT coğrafya testinde 5'de 5 yapabilirsiniz!

AYT Matematik Sınavlarının Analizi

AYT Matematik Sınavlarının Analizi

AYT sınavın da son iki yılın analizi. Uzman matematik öğretmeninden AYT matematik sınavında çıkan soruların konu dağılım yüzdeliği

Yorumlar (0)
Makaleyi beğendin mi ?