Eğlencenin, sporun ve çözümün birleşmesiyle oluşan derin düşüncelerin bir labirent oyunu gibidir. Birçok çıkışı olan bu labirentten herkes kendi düşünce dünyası oranında güzel çıkışlar bulabilir.
Satranç, vitesi olan bir araç gibidir. Bazen ileri bazen geri bazen de yanlara giden bir aracı yönetmektir. Satrançta uçuşa da geçilebilir fakat bu mutluluğu yaşamak için tutkuyla bağlanmamız gerekir.
Her çocuğu mutlaka satrançla tanıştırmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü zamanında satrançla tanışan çocuklar genellikle bunu devam ettirme eğiliminde oluyor. Satrancın kısa vadede bir faydası yokmuş gibi görünün ama uzun vadede gerçekten olağanüstü faydası olduğu belirli zaman sonra anlaşılır. Hayatının her aşamasında satrançla haşır neşir olan kişiler yaşadıkları olaylarda çözüm üretmede başarılı oluyorlar. Yaşadıkları sıkıntılardan bir çıkış yolu bulabiliyorlar. Bu yüzden ne kadar çok çocuğu satranç ile tanıştırırsak gelecekte zihnini kullanabilen çözüm üretebilen nesiller yetiştirebiliriz. Çocukların konuşmaya başlaması ile satranç eğitimine başlamayı hayata atılacak güzel bir adım olarak görüyorum. Bu bağlamda her ebeveyn başlangıç seviyesinde de olsa satranç öğrenmesi, çocuğuna güzel bir örnek teşkil etmesi açısından çok önemli bir yer tutuyor. Çocuklar ebeveyninden aldığı güzel örnekle belki de dünya şampiyonluğuna uzanan yolculukta ilk adımı atmış olacaktır.
Satrançta yapamama diye bir şey söz konusu değildir. Pes etmek yoktur. Defalarca denemek vardır. Çünkü satranç ikinci hamleden itibaren bile birçok kombinasyon sayısı ortaya çıkar. Yani dipsiz bir kuyudur. Yani her oyuncu ve her oyun için düşünce yapısı vardır. Yani her düşünmede bir yenisi ortaya çıkar. Sonra bir yenisi daha. Yani sonu yoktur. Yani en güzel hamleyi bulmak için verilen emek vardır.
Satranç sporu için dünyanın en centilmen sporudur desek abartmış olmayız sanırım. Başlarken de ve bitirirken de rakibini tebrik edebilmek değerlerin en büyüğüdür.
Satrançlı bir yaşam için satrançlı günler dilerim.
Görüşlerinizi Bizimle Paylaşın (0)