Lise eğitimimi Almanya'da Einstein Fen Lisesi gibi prestijli bir okulda okudum. O çağlarda ülkemi özlüyor ve bunun gereksiz bir çaba olduğunu düşünüyordum. Türkiye'deki ana dilimde aldığım eğitimden sonra Yabancı Dil de zorlu bir eğitim yoruyordu beni. Bu zorluğun ne kadar güzel şeylere vesile olduğunu yıllar sonra anladım.
Dünyayı anlamak için onların dilinden konuşmak gerekiyor. Kitaplarını birinci ağızdan okumak, yaşayış tarzlarını kendi dilinden dinlemek. Dil öğrenmek doktor olmaya benziyor. Aniden biri fenalaşır ve çekilin ben doktorum der müdahale edersiniz.
Dil bildiğinizde herkesin bu ne diyor diye birbirine baktığı anda ben anlıyorum yardımcı olabilirim dersiniz o an kendini anlatmaya çalışan bir insana yardımcı olduğunuz için kendinizi iyi hissedersiniz işte işe yaradı öğrendiklerim hazzını alırsınız.
Dil öğrenmek hastalıklı bir tutkudur öğrendikçe sıradaki öğreneceğim dil hangisi olsa dersiniz, unutmaya yüz tutunca üzülürsünüz, özgüveniniz artar, kariyer planınız dahi değişir. Çocuklarımızı dil öğrenmeye teşvik etmeliyiz bu yüzden.
Bir önceki yazımız olan "Montessori Eğitimi" başlıklı makalemizde montessori eğitiminin nasıl geliştiği ve ilerleme aşamasıyla ilgili bilgiler verilmektedir.
Görüşlerinizi Bizimle Paylaşın (0)