Türkiye’mizde STEM

Yazar: Ömer Faruk E. | 21.04.2021 - 5 dakikalık okuma. Görüntülenme: 1008
Türkiye’mizde STEM
S tem nedir ve neden önemlidir, Türkiye'mizde STEM eğitim modeli ne durumdadır. Stem eğitim modelinin ülkemizde gelişmesi için yapılması gerekenler nelerdir.

Son yıllarda dilden dile dolaşan STEM Eğitim Modeli elbette ki tek bir blog içeriğinde anlatılıp geçilemeyecek geniş bir mevzu. Ancak bu yazıda STEM hakkındaki düşüncelerimi ve STEM’in ülkemizde nasıl algılandığına dair değerlendirmelerimi kısaca paylaşmak istiyorum.

Terim olarak STEM, İngilizcedeki science, technology, engineering ve maths kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Söz konusu terimin Türkçe karşılığı FeTeMM (Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) olduğundan, Türkçe kaynaklarda daha çok FeTeMM terimi kullanılmakta. Dünya çapında yaygın kullanım her ne kadar STEM olsa da Milli Eğitim Bakanlığı FeTeMM’i kullanmayı özellikle tercih ediyor. Şahsen ben de FeTeMM teriminin kullanılmasını tercih ederdim ama literatüre çoktan yerleşmiş bir kavramı Türkçeleştirmek pek de mümkün olmuyor günümüzde. Kavramlar takip edilemeyen bir hızla yayılıyorlar. Bu da milletimiz adına üzücü bir durum ama şimdilik konuyu dağıtmadan devam edeyim.

Üniversiteye başladığım günlerde yeni arkadaşlar edindim. Bununla birlikte programlama ve yazılım alanlarıyla da üniversitede tanıştım. İlk günlerde gözümde çok büyütmüştüm ama sonrasında o kadar da devasa şeyler olmadığını fark ettim. Yanlış anlaşılmasını istemiyorum, küçümsemek değil amacım. Gördüğüm gerçek şuydu; benim kod yazmam için ya da algoritmanın ne olduğunu öğrenmem için üniversite çağında olmama gerek yoktu. Hatta çok geç kaldığımı bile düşünmüştüm o zamanlar. Bilgisayarda oyun oynayabilen çocukların büyük bir çoğunluğu da aslında gösterilse kod yazabilecek düzeye gelebilirlerdi. Evet, küçük çocuklardan İHA için otomatik pilot programı kodlamalarını bekleyemeyiz ama en azından kendilerine ufuk açabilir, temel şeyleri öğretebiliriz. Dahası, algoritmanın ne olduğunu küçük yaşlarda öğrenmeleri kişisel gelişimlerini de olumlu yönde etkileyebilir. Aklımdan bunlar geçiyordu. Elbette bunlar hakkında kesin yargıya varacak olan ben değildim, sonuçta bu işin uzmanları ve bu alanda çalışma yapan akademisyenleri var ama yine de bu düşünceler zihnimde uçuşup dururdu.

Neden sonra, ben de bu alanda araştırma yapmaya başladım ve aslında dünya genelinde benzer çalışmaların yürütüldüğünü fark ettim. Türkiye’mizde ise henüz bebek adımları atılmaya çalışılıyor. Gerçi aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ bebek adımlarının ötesine geçemedik. Türkiye’de maalesef, kolejlerin pazarlama ürünü olmaktan ileri gidemedi bu çalışmalar. Bu üzücü durum hakkında detaylı görüşlerimi belki başka bir blogda yazarım, çok fazla uzatmak istemediğimden yüzeysel olarak değinip geçeceğim. STEM’i araştırma sürecinde pek çok yabancı makale okudum. Bunun yanında ülkemizde bu alanda faaliyet gösteren insanlarla tanışma fırsatım da oldu. Kimisiyle birtakım etkinliklere de katıldım. Nedir bu ekinlikler diye sorabilirsiniz... AVM’lerde küçük çocuklara programlama temelli etkinlikler örneğin. Bir seferinde de bir fen lisesine gidip önceden belirlediğiniz bir grup 9. Sınıf öğrencisine robotik eğitimi vermiştik. Tabi bunları yaparken tek başıma değildim, bir arkadaşım, bana destek veren insanlar ve sponsorlar vardı. Ancak bu çalışmalar şirketlerin tek seferlik destekleriyle süreklilik sağlayamadı. Bu tür faaliyetleri yürütecek olan esasında MEB ve yerel yönetimler olmalı. Bu tür makamdakiler ya farkında değil böyle bir ihtiyacın olduğunun ya da imkanlar yetersiz bilemiyorum ama bu çalışmalar gerçekten gerekli ve insanların beklentisi de var. Onun içindir ki özel girişimciler bu ihtiyacı ve beklentiyi değerlendirmek istiyor. O yüzden mantar gibi her yerde kolejlerin STEM sınıflarının reklamları bitmeye başladı. Velilerin henüz çok fazla bilgili olmadığı bir konu bu. Dolayısıyla okulların pazarladıkları bu ürünün ne kadar yeterli olduğunu ya da olmadığını bilemiyorlar. Ayrıca şunu da kesinlikle söylemeliyim ki; STEM bizim algıladığımız gibi sadece yazılım/robotik üzerine bir eğitim modeli değil, sadece küçüklere yönelik bir eğitim modeli de değil. Evet, ben kendi branşım bu olduğundan özellikle programla, algoritma ve robotik yönüyle ilgilendim ama biliyorum ki STEM çok daha geniş bir perspektife sahip. Türkiye’mizde STEM özel ticari girişimlerle duyulduğu için STEM’i sadece bu yönüyle tanıyoruz. Özel girişimciler bu konunun satılacak kısmıyla ilgileniyor haliyle. Ancak bilinmelidir ki bu konu bilimsel temellere dayanıyor. Eğitim Bilimleri alanında çalışma yapan akademisyenlerin, konuya ilişkin pek çok araştırması mevcut. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda STEM, alt eğitim modellerine dahi ayrılmış durumda. Bunun için insanlar yıllarını veriyor, bir araya gelip sempozyumlar düzenliyorlar. Üzüldüğüm şey ülkemizde STEM’in sadece ticaretinin yapılıyor oluşu. Her neyse, bahsettiğim gibi bulabildiğimiz destek kadar kendi alanımızla ilgili faaliyetler yürütmeye çalıştık. Öğrenci ve velilerden olumlu dönüşler alsak da arkadaşım ve ben şartlar gereği ivmemizi koruyamadık. Bu çalışmalara önderlik edecek mercilerin MEB ve yerel yönetimler olduğunun altını yeniden çizmeliyim. Ancak o zaman verimli sonuçlar alabiliriz. Dahası böylelikle, çalışmaların devamlılığı olur ve halkın her kesimi bu çalışmalardan faydalanabilir.

Fizik dersi verdiğim öğrencilere özellikle söylerim, denge her şeydir. Sadece Fizik için değil aslında her konuda “Denge her şeydir!” desem yanlış olmaz. Ülkemizde bütün alanlarda olması gerektiği gibi eğitimde de kalkınma yaygın olmalı. Üretimde, yatırımda, her konuda dengeli ve yaygın gelişmeler göstermeliyiz ki olumlu sonuç alabilelim. Bu yüzden eğitimde yenilik çalışmaları ancak devlet eliyle yapılırsa verim alınabilir. Aksi halde özel girişimler ticari olmasının yanı sıra lokal kalacaktır. Yaygın kalkınmayla eğitim seviyesinde dengeyi gözetmeliyiz.

Söylenebilecek çok fazla şey var aslında ama ben uzun tutulmuş tek bir makale yerine kısa yazı serilerini tercih ediyorum bir okur olarak. Bu sebeple burada bir virgül koyuyorum, daha sonra devam edeceğim. Umarım faydalı olabiliyorumdur. Sorularınızı ve düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı rica ederim.

Matematik, Fizik, Robotik Eğitmeni - Ömer Faruk Erkalan

Etiketler

Yazar

Ömer Faruk E.

Uzun zamandır birebir özel ders veriyorum. Ancak salgın sebebiyle bu süreçte ağırlıkla online ders taleplerini değerlendiriyorum. Uzaktan video bağlantı ile konu anlatımı ve sor...

Benzer Yazılar
Sınav ve Ders Kaygısı Yüzünden Özgüven Kaybı

Sınav ve Ders Kaygısı Yüzünden Özgüven Kaybı

Türkiye'de özellikle son yıllarda sürekli değişmekte olan eğitim sistemi elbette ki en büyük olumsuzluğu öğrenciler üzerinde gösteriyor.

Yeni LGS Sistemi

Yeni LGS Sistemi

Yeni LGS(liselere geçiş sınavı) sistemi ile öğrencileri neler beklemektedir. LGS öğrencileri nelere dikkat etmelidir.

YÖK Başkanı Yeni Üniversiteye Giriş Sistemini Açıkladı

YÖK Başkanı Yeni Üniversiteye Giriş Sistemini Açıkladı

YÖK Başkanı üniversite giriş sınavı ile ilgili yeni sistemi açıkladı.

Yorumlar (0)
Makaleyi beğendin mi ?