Sınavlara Hazırlıkta Süreç Yönetimi-III

     Merhaba değerli öğrenci arkadaşlarım. Sınav sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalardan ve bazı taktiklerden bahseden bir yazı dizisi kaleme almaya başlamıştık. Ve birkaç yazı da bu minvalde yayınlanmıştı. Bu yazımızda da devamı mahiyetinde birkaç esastan bilhassa sayısal bölümünde uygulanması yararlı olacak birtakım taktiklerden bahsedeceğim. Öğrenci kümesinde en büyük bileşeni YKS sınavına hazırlananlar oluşturduğu için ilk derecede muhatabım onlar olmakla birlikte diğer sınavlara hazırlananlar da kendi sınavları için değerlendirebilirler yazılanları.

    Bildiğiniz üzere YKS-2022 için üç buçuk ay gibi bir süre kaldı. Bu süre hiç de azımsanmayacak kadar uzun bir süre aslında. Hatırlayanlar olacaktır YKS sisteminden önce YGS-LYS sistemi vardı ve 9 sene (2010-2018) uygulandı. İlk önce Mart veya Nisan aylarında ilk bölüm konularının dahil olduğu YGS sınavına giriliyor ve alınan puana göre Haziran ayında ikinci bölüm sınavı olan LYS sınavına giriliyordu. Bu bilgileri şunun için paylaşıyorum ki YGS sınavından sonraki yaklaşık iki buçuk aylık süreçte 2. bölüme ciddi ve programlı bir şekilde odaklanarak çalışan sonunda güzel üniversiteler ve bölümler kazanan arkadaşlarım oldu ve muhakkak sizlerin de olmuştur. Dolayısıyla bu üç buçuk aylık süreç disiplinli bir çalışma ile bu sene, en kötü gelecek sene için bir sigorta görevi görebilir. 

     Sınavın sayısal kısmındaki başarının bireysel bazda temel belirleyici unsur olacağı su götürmez bir gerçektir. Çünkü herkes bir şekilde Türkçenin nerdeyse tamamını ve Sosyal Bilimler testinin de bir kısmını teknik beceriye sahip olmadan da yapabilir. Ama Matematik, Geometri ve Fen Bilimleri öyle değil. Bu dersler bir metodolojiye sahip ve İngilizce'de "fundamentals" tabir edilen temel yeterlilik isteyen derslerdir. Dolayısıyla Matematik bizim kalemiz olursa başarımız da o denli sağlam olur. Bu noktada ilk yapılacak iş, konuları müfredat sırasına göre çok iyi özümseyip anlamaktır. Sırasıyla diyorum çünkü matematik kümülatif ilerleyen bir bilim dalıdır. Mesela Türkçe'de bir kişi "anlatım bozukluğu"nu veya "cümlenin ögeleri"ni bilmese de son konu olan "yazım kuralları"nı yapabilir. Ama matematikte ilk konulardan olan mesela "cebirsel ifadeler"i bilmeyen belki de hiçbir konuyu tam anlayamaz ve yapamaz. Çünkü inşaat gibi üzerine bina edilerek yapılır her şey. 

Daha sonra konular anlaşılıp teorik ve formel kısmı bittiyse pratiğe dökmeye yani soru çözmeye geçmek lazımdır. Bu noktada asla tek bir kaynağa kanaat etmeyip en az 2 veya daha fazla kaynaktan soru takibi yapmak lazımdır. Bu sayıyı belirleyen arzulanan hedef ve gösterilen gayrettir en nihayetinde. Özel ders talebi de bu noktada ortaya çıkan bir durumdur genellikle. Öğrenci veya velisi bu aşamada tıkandığını düşündüğünde bir özel ders hocasından veya bir kurs merkezinden yardım alması gerekecektir.

   Soru çözerken çok rastlanılan ve benim kendi öğrencilerimden de gördüğüm bir yanlış var ki o da bir veya birkaç soru çözüp hemen cevap anahtarına bakmaktır. Yanlıştır çünkü matematik ve özellikle geometri dikkat ve konsantrasyon ister. Her soruda dönüp doğru mu yaptım acaba diye kontrol etmek o dikkati dağıtacaktır şüphesiz. Bunun yerine testi çözüp bitirdikten sonra kontrol en doğrusu olacaktır.  Bir başka çok yapılan yanlış ise deneme formatında hazırlanmış ve haliyle belli bir sürede çözülmesi istenen testleri süre tutmadan gelişigüzel hatta bazen yarım bırakarak çözmektir. Bu da çok büyük bir hatadır. Çünkü o testler bir kere karmadır. Yani her konudan olması gereken kadar soruyu barındırır. Ve kolaylık-zorluk açısından bir dengededir kompleks bakınca. En önemlisi süre yönetimini bize ders verir ve öğretir. Şimdi bu testi amiyane tabirle "kafasına göre" çözen bir öğrenci yukarıda sayılan 3 hikmetten mahrum kalır. Bu gibi noktaları nazara alıp daha ciddi ve disiplinli çalışmak başarı ve muvaffakiyet için şarttır.