Çok Çalışmak YKS’de Başarı Getirir Mi ?

Çok Çalışmak YKS’de Başarı Getirir Mi ? Ya çok çalışınca da olmazsa!!!
Bir gün iki oduncu birlikte ormana odun kesmeye giderler. Odunculardan biri hiç durmadan keser de keser, baltasını neredeyse hiç elinden bırakmaz. Diğer oduncu ise onun aksine arada bir oturup baltasıyla bir şeyler yapar. Gün sonu geldiğinde bir bakarlar ki en çok odun kıran sürekli odun kesen kişi değil de diğeridir. Bu işin sırrını anlamayan çalışan oduncu hemen sorar diğerine:

-Bu nasıl olur, sen oturup keyif yaptın o kadar. Bense hiç dinlenmedim. Nasıl olur da sen benden daha çok odun kesmiş olursun?

-Akıllım ben oturup keyif yapmıyordum ki. Ben hem kendimi dinlendiriyordum hem de baltamı biliyordum. Bu nedenle de senden çok iş kotardım. Kör baltayla olacak iş mi bu?..

İşte böyle sevgili okur. Bir şekilde bu yazıyı açtın ve şu ana kadar okuduysan demek ki merak ettiğin şeyler var. Belki de sen de içten içe bu kaygıyı güdüyorsun ya da senden önce kazananlardan birine bakıp ‘Ya hem gezdi, sinema vs gitti hem de istediği bölümü kazandı, çok mu zeki bu acaba’ diyor olabilirsin. Öyleyse doğru yerdesin ve okumaya devam et.

Bize eksik öğretilen bir şey var: çok çalışmak. Bu kavram ne yazık ki hayatta istediklerimize ulaşmada her zaman etkili olmayabiliyor. Çalışmak ve başarılı olmak o kadar iç içe kullanılıyor ki bir süre sonra kimse verilen emeği önemsemiyor. Başarılı olunmadıysa çalışmanın da bir anlamı olmamış oluyor ‘boşuna çalıştık’ bile denilebiliyor. Lafı fazla uzatmayacağım ve hemen YKS’ye giriş yapıyorum.

YKS sınavı bir seçme sınavı olup kazanmak için salt sizin başarınız yeterli değildir. Yani sınava giren diğer kişilerin başarısı da sizin başarınızı etkiler ve buna bağlı bir başarı sıralamanız olur. Durum böyle olunca da çok çalışmak ne yazık ki bazen etkisiz eleman olabiliyor. Tıpkı baltasını bilemeden ve hiç durmadan çalışan oduncu gibi.

Seçme sınavlarında başarıyı yakalamak için bazı yöntem ve taktikleri kullanmak iş yükünüzü hafifletir. Sıralamanızı daha üstlere taşımak için öncelikle rakiplerinizi çok iyi tanımanız gerekir. Onların iyi olduğu yönleri adınız gibi bilmeli ve o noktaları es geçmemelisiniz. Fakat bundan daha önemli olan şeyse rakiplerinizin yapamadığı kısımlar. İşte bu kısımlarda kendinizi geliştirmeniz size büyük bir avantaj olarak geri döner.
Lakin bu dediğim o kadar kolay bir iş değildir ki bunu da dile getirmek mecburiyetindeyim. Mesela sözel bölümü seçmiş bir öğrenci alalım. Bu öğrenci de tıpkı rakipleri gibi matematik ve coğrafyada zorlanacaktır. O nedenle de bu derslere karşı biraz soğukluk hisseder ve ilk onlardan başlamak istemez. Sanki önce onlardan başlasa bir daha hiç açmamacasına kapatacak sınava çalışma olayını. Hayat maalesef ki isteklerimizi bize kolay yoldan sunan bir mecra değil. Bu nedenle bizi hayallerimize götürecek olan yolda çekeceğimiz çileye göğüs germeliyiz. Ha derseniz ki ‘ya ne hayali be hoca, yaşıyoruz işte hayat bize ne getirecek bakalım’ o zaman hep arka sıralardan yakınmaya ve ‘bu işler hep torpil yeaa’ demeye devam edersiniz.

Bir diğer önemli nokta ise ÖSYM’nin formatından uzaklaşmamak. Bu o kadar önemli bir nokta ki. Eğer ÖSYM’nin sizden ne istediğini bilirseniz çalışmalarınızı ona göre yönlendirirsiniz. Hangi dersin ne konusundan en çok soru geliyor ya da hiç gelmiyor bilmeniz gerekir. İşi şansa ya da ikinci yıla bırakmamak için bu tarz küçük ama önemli ve etkili adımlar atmak gerekir. Unutmayın ki sınav sizin sadece bilginizi vs ölçmez. Eleme yapabilmek için dikkat seviyenizi, okuduğunuzu anlama becerinizi vs. de ölçüyor. Siz de arada kendinize küçük molalar verip baltanızı bilemeyi unutmayın lütfen..Hepinize mutluluk ve huzur diliyorum..

Matematik Öğretmeni - Ayşe Topal Erenli