Sakin yapılı ve işlerinde özenli biriyim.

İlk zamanlarımda bir öğrencim vardı. Almanya'da yaşıyordu o dönemde ve ilkokula gidiyordu. Ailesi Almanca eğitimini desteklememi istemişti. Öğrencilerim ile arkadaşlık ilişkisi kurmayı seven biri olarak, gayet iyi anlaştık. Zaman içinde, öneri ile derslerim arttı. Öneri üzerine gelen öğrenciler ve öğrenci aileleri oluyordu. Türkiye'nin farklı yerlerinden insanlarla ders yapıyorum. Yurt  dışından ders talepleri de oluyor. Örneğin Almanya'da yaşayan bazı aileler çocuklarının Türkçe dilinin gelişmesini de isteyebiliyor ve bu şekilde ters yönlü dersler de olabiliyor. Bazen öğrencilerin veya velilerin isteğine göre, İngilizce dilinden örnekler vererek, karşılaştırmalı dersler yapmayı tercih edebiliyorum. Bu şekilde daha kalıcı olmasını sağlayabiliyoruz. Tabii önemli olan, öğrencinin ihtiyacına uygun olacak şekilde program hazırlayabilmek. Genelde öğrencilerin sıkılmasını istemiyorum ve sıkıldıklarını hissettiğim zaman ufak bir mola verebiliyoruz ya da Almanca dilinde Goethe Enstitü'nün hazırladığı diziden kısa bir bölüm izleyebiliyoruz. Tüm bunları toparlayacak olursam, Rahmetli Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi, 'Öğrencinin zihnine girmek isteyen öğretmen, önce öğrencinin gönlüne girmeyi başarmalıdır.'