Fizik Öğretmeni

Bugüne kadar farklı yaş gruplarından yaklaşık 25 öğrenciyle birebir çalıştım. Her öğrencimin öğrenme tarzı farklı olduğu için, derslerimi onların ihtiyaçlarına göre şekillendirdim. Özellikle fiziği “ezber dersi” olarak gören öğrencilerin bu önyargısını kırmak benim en büyük hedefim oldu.

Derslerde soyut kavramları deneylerle ve günlük yaşam örnekleriyle somutlaştırıyorum. Örneğin, Newton yasalarını anlatırken sınıfta küçük deneyler yapıyoruz, hatta bazen basit materyallerle kendi deney setlerimizi oluşturuyoruz. Böylece öğrenci sadece formülü değil, olayın mantığını kavrıyor.

Bir öğrencim yılın başında fizik testlerinde ortalama 3-4 net yaparken, düzenli derslerle ve birlikte hazırladığımız çalışma planıyla yıl sonunda 12 nete kadar yükseldi. Başka bir öğrencim ise “fizikten asla anlamam” derken, artık sınıfında fizik konularını en iyi anlatan kişi haline geldi.

Benim için en büyük başarı, öğrencinin sadece notlarını yükseltmesi değil; fiziği anlamaktan keyif alması, sorgulama ve merak duygusunu yeniden kazanmasıdır. Her dersin sonunda birlikte küçük bir “neden böyle oluyor?” sorusuyla bitiririz. Çünkü öğrenme, soru sormakla başlar.