Büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir.

Kısaca kendimi ve eğitim-öğretim metoduna bakış açımı takdim etmek isterim. Demokratik bir aile ortamında yetiştim ve bu ailede adaletin korunmaya çalışıldığı bir düzendeki özgür ve bilimsel düşüncelerin önemini kavrayarak dürüstlüğü içselleştirdim. İlk ve ortaöğrenimimi Kastamonu’da, Yükseköğretimimi bir kültür şehri olan Kastamonu’da tamamladım. Yüksek lisans çalışmalarıma da Kastamonu’da başlangıç yaptım fakat uygun zaman diliminde derslere gidemediğim için ara vermek zorunda kaldım. Eğitime yapılan yatırımın ‘Bilgi ve İletişim’ çağında en önemli yatırım olduğunun farkında olarak sürekli kendime inovatif çizgide kazanımlar eklemeye çalıştım ve de çalışmaktayım. Uluslararası bir eğitimci olmak için kendi sınırlarımı aşmaya gayret etmekte ve bu amaçla “Öğrenen ve Demokratik Örgüt Modelli” dünya okullarının retoriklerini analiz ettiğim akademik araştırma konuma ek olarak IB okullarının dünya görüşüme yakınlığını da görmekteyim. Grup çalışmalarına inandım ve üniversite yıllarımda ürettiğim özgün materyalleri derslerimde uygulamaktayım. Ekip çalışmalarına her daim inandım ve bu yoldaki mutlulukların gerçek anıları yarattığına şahit oldum, zira hızla geçen ömrümüzde hatırladıklarımız genellikle bu ekip çalışmaları olmaktadır. Öğrencilerime öncelikle vicdani adaletle Sokratik eğitim ve öğretim modeli üzerinden tartıştıran, sorgulayıcı, bilgiyi doğurtan, rasyonalist bir bakış açısıyla eğilmekteyim. Bu metot ile ilgili olarak “Sokratik Metot” eğitimi de verdim. Zira Bilgi Çağı’nda ezberci, skolâstik bir metotta ısrarcı olmak yeniçağları yakalayamamanın yanı sıra öğrenciye de uzun vadede hiçbir kazanım veremeyecektir. Korku ve ezbere dayalı olan disiplinlerin yok olmaya mahkûmiyeti karşısında bilim etiğinin evrenselliği daim olmuştur. Hayat zorluklarına rağmen kitapların erdemine inanan ve eğitimci bir aile geleneğinden gelen bir eğitimci olarak kıdemin ancak; “vicdan, nitelik ve de akademik liyakat” koşulları ile değerlenebildiğini görmekteyim. Bu doğrultuda öğrencilerimizi, dünyadan geri kalmayan, yeni kuşak çağdaş “Rönesans” insanları olarak yetiştirmek için her daim hazır ve de bu erdemin heyecanı içerisindeki bir öğretmenim. Samimi duygu ve düşüncelerim; her şeyden önce aile olmanın huzurunu, bölümler arası iletişimin gücünü, amacı maddi gayelerden öte “insan yetiştirmek” olan dedikodu ve kibirsel körlüğün köhneliğinden uzak muteber gerçek eğitimcilerle birlikte yeni projeler üretmeyi içermektedir. Zira hayatımın üretmekten başka bir amacı da yoktur. Değerli gayeler ve gayretlerle kurulan kurumunuzda beraber çalışma onurunu arzu eder, saygılarımı sunarım.