İngilizce Konuşmada Neden Yetersiziz

Hepimizin de bildiği gibi Türk eğitim sistemindeki en büyük sorunlardan biri yabancı dil eğitimindeki başarısızlıktır. Eski sisteme göre 4. sınıftan lise son sınıfa kadar yani 8 yıl dil eğitimi gören gençlerimizin çoğunun İngilizce konuşmaktan çok uzak olduklarını görüyoruz. Peki sorun nerede?

Bana göre yabancı dil algımızda ve bununla beraber ortaya çıkan eğitim şeklinin uygulanış biçiminde sorun var. Hal böyle olunca, bu zamana kadar İngilizce dersleri sınavlarda geçilmesi gereken bir ders olarak okutulmaktan öteye taşımamadı. Belirli kalıplar, yapılar formülize edilerek sanki bir matematik, fizik dersi gibi öğrencilere ezberletildi. Oysaki hiçbir dil belirli kalıplara sınırlandırılamaz. Dil yaşayan bir varlıktır; zaman içinde değişir ve gelişir. İşte tam da bu noktada ingilizce özel ders almanın ne denli gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Özel ders ile çocuğun kendine güveni artar, ders hakkındaki önyargısı yok olur ve daha pek çok olumlu sonuç yaşanır. Bana göre İngilizce konuşamayan bir kişi isterse en prestijli kursların bütün kurlarını başarıyla geçsin, benim nazarımda ve pek çok dünyanın önde gelen otoritelerce de (Oxford, Harvard Üniversitesi) üzülerek söylüyorum ki ingilizce bilmiyordur. Çünkü dil insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan birisi. Şayet bu amaçla kullanılamıyor ise amacına hitap etmemiş dolayısıyla öğrenilememiş olur.

Öte yandan ülkemizde yabancı dil eğitimi verilmeye oldukça genç yaşta başlanıyor. Beyin laterizasyonu gerçekleşmeden önce dil öğretiminin çok daha kolay olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Birey ergenliğe yaklaştıkça beyin esnekliğini kaybeder ve bununla birlikte beyin sağ ve sol yarımküre olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrım olmadan önce dil öğretimi daha kısa sürede ve daha kalıcı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bu nedenle dil öğretimine 3-4 yaşlarında kreş çağındaki çocuklarda başlamak bize çok daha iyi sonuçlar verecektir.
Ayrıca okullardaki fiziki şartları da dil öğretimine uygun hale getirmek son derece önem arzetmektedir. Zira dil öğretiminde gerçek yaşam koşulları oluşturarak öğrencilerin hedef dili kullanmalarını sağlamak ya da gerçek yaşam koşullarında dilin kullanımını görmelerini sağlamak en önemli dil öğrenme biçimlerinden biridir. Fakat fiziki şartlar öğrencilerin yaparak, yaşayarak öğrenmesi için pek de uygun gözükmüyor. Bu da biz yabancı dil öğretmenlerinin etkili bir eğitim vermesini haliyle zorlaştırmaktadır.

Sonuç olarak, materyal ve fiziki şartların zenginliği ve bunların doğru zaman ve doğru yerde işin ehli kişiler ile öğrenciyle bütünleşmesi, yabancı dil eğitimi adına hatrı sayılır bir yol katetmiş olmamamızın kapısını aralayacaktır. Umarım amacı salt İngilizce gramer kuralları öğrenciye hap gibi vermek yerine, İngilizce konuşmayı ve gerçek hayatta kullanım odaklı öğretmeyi hedefleyen İngilizce öğretmenleri yetişir. Tabi ki bunlar için başta öğretmenler olarak bize ve bu konuda bize yol arkadaşlığı yapan tüm eğitim camiasına büyük işler düşüyor.

Haydi o zaman taşın altına elimizi koyma vakti... İşte şimdi tam da sırası...

İngilizce Öğretmeni - Ayşenur Hoca